İnsan kendi içindeki sessizliğin uğultusundan kaçmak
için gürültülü kalabalıklara sığınırmış.
Bazen kendisiyle yüzleşmek, iç sesini duymak iyi
gelmezmiş insana, köşe bucak kaçarmış kendinden. Kimi zaman içinde ki boşluğu
doldurmak için işe güce verip kendini, gerçekleri görmeyi ertelermiş.
Ne tuhaf değil mi? Sorunu çözmenin tek yolu üstüne
gitmekken acı verdiği için gerçekleri görmezden gelmek, kendini gerçeklerden
soyutlamak…
Sanırım bu bir savunma mekanizması bizler için.
Kalabalıklara karışmanın yanı sıra televizyonda dizilerin sürükleyiciliğine
kendini bırakmak, internette sanal gerçekliği yaratmak, oyunların kıyasıya
rekabetinde başarıyı tatmak da insanı fevkalade uyuşturan araçlar. Doğan
Cüceloğlu bu gibi durumların temelinde insanın içindeki boşluğu ve anlamsızlığı
görmemek için kendine daha az acı veren bir dünya yaratıp gerçekle ilişkisini
kesme isteği olduğunu söylüyor.
Tanıdığım biri son zamanlarda kendinden fena kaçmakta,
işe güce verdi kendini düşünmeye fırsatı kalmayana dek yoruluyor. Yaşamındaki
tüm sorunlar için sadece başkalarını suçluyor, hiçbir kusura tahammül edemiyor.
Yavaş yavaş çevresindeki yakın dostlarını da kaybetmeye başladı, içten içe
yalnızlaşıyor. Ne yazık ki bunu fark etmeye bile zamanı yok…
Korkuları bir kenara bırakıp şapkamızla birlikte
gerçekleri koyduğumuzda önümüze elbet sorunlar bir şekilde çözülecek.
Çözemediğimiz sorunlar, yaşanan endişeler, iç çatışmalar yaşamı olumsuz
etkileyecek, kaçış yok.
Belki bazı sorunlarla barışmanın ve içimize dönmenin
zamanı gelmiştir ; )
İç huzurumuzu sağlamak önce kendimizi sevmekle başlamaz mı? Kendini seven kişi, insanı, doğayı, çiçeği.. sever. Kendi yarattığı gerçeklerden uzak çevrede mutluluk oyununu oynamak yerine, aslında sahip olduğu bu sevgisiyle, bırak kendini dünyayı değiştiremez mi?
YanıtlaSilÇözüm için biraz cesur olup kıskaçlardan kurtulup, sevmekle başlamak gerekir bence..
''Kimi zaman içinde ki boşluğu doldurmak için işe güce verip kendini, gerçekleri görmeyi ertelermiş.'' bunu 10 sene yaptım fakat zihnimi geceleri hiç susturamadım...
YanıtlaSil