Günümüzde
birçok başarılı kadın hakettikleri konuma ulaşabilmek için ayrımcı faktörlerle savaşmak zorunda kalıyor. İş dünyasında kadın istihdamı artarken benzer oranda yönetim kademesinde bir artış olmaması akıllara cam tavan sendromunu getiriyor.
Bu sendroma
çok aşina olmayanlar için anlamı ve nereden geldiği ile ilgili bir açıklama
yapalım. Hani lisede gördüğümüz bir pire deneyi vardı, öğrenilmiş çaresizlik
demiştik biz sonucuna. Bilim adamları bir kaç pireyi toplayıp 30 cm.
yüksekliğindeki cam fanusun içine koyarlar. Metal zemin ısıtılır. Sıcağa temas
eden pireler kaçmaya çalışırlar ama başlarını tavandaki cama çarparak düşerler.
Zemin de sıcak olduğundan tekrar zıplarlar, tekrar başlarını cama vururlar.
Pireler camın ne olduğunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engellediğini
anlamakta zorluk çekerler. Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o
zeminde 30 santimden fazla zıplamamayı öğrenirler. Artık hepsinin 30 cm.
zıpladığı görülünce deneyin ikinci safhasına geçilir ve tavandaki cam
kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır. Bütün pireler eşit yükseklikte, 30 cm.
zıplarlar! Üzerlerinde cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama imkanları vardır
ama buna cesaret edemezler. Engel artık pirelerin düşüncesindedir, cam tavan
olsa da olmasa da onlar başarısızlığı kanıksadıklarından başarıyı denemezler. Yani
kafaları cama vura vura denemekten vazgeçerler/vazgeçirilirler. Bu deney
canlıların başaramamayı nasıl öğrendiklerini gösterir ve “cam tavan sendromu”
olarak anılır.
Bu kavram
ilk defa 1970’lerden sonra kullanılmaya başlanmış ve genel olarak cam tavan
kadınların üst yönetim kademelerine gelmelerini engelleyen görünmez yapay
engeller olarak tanımlanmıştır. Aslında bu konuyu çalışma hayatı ile
sınırlandırmak çok doğru değil, toplumumuzda küçüklükten beri kızlarımızın gördüğü
baskılar, engellemeler malum. Son zamanlarda Orkid “kız gibi” adıyla yeni bir kampanya
başlattı, kız gibi yapmak deyiminin hissettirdiği negatif algıyı pozitife çevirmek için. Kız gibi
kırıtma, kız gibi gülme, kız gibi yapma.... şimdi onlar “kız gibi yap ne
yaparsan en iyisini yap sen ne yaparsan” sloganıyla yola çıkmışlar. İşte tam da böyle en iyisini
yapacağımıza önce kendimizi inandırmazsak, sıçramaktan korkarsak görünmeyen cam
tavanları kıramayız.
İstatistiklerle
Kuş Bakışı Kadın
S&P 500
şirketlerine bakıldığında (Ekim 2014 itibariyle) CEO pozisyonundaki kadınların
oranının yalnızca %4,8 olduğu görülüyor. Sabancı Üniversitesi ve Egon Zhender
işbirliğiyle yapılan Kadın Direktörler araştırmasının 2014 sonuçlarına göre ise
Türkiye'de 352 kadın direktör var. 2014'te yeni atanan yönetim kurulu
üyelerinin %24'ü kadın. Bağımsız kadın direktörlerin oranı ise yüzde 9,3.
Halka açık 100 şirketten 47'sinin yönetim kurulunda ise hiç kadın üye yok.
Kendinize inanın, güzel şeyler olmaya başlar. D.J. Schawartz
Kendine güveni olan herdaim kazanır :)
YanıtlaSil